20 Şubat 2012 Pazartesi

SICAK BİR MERHABA:)

Tatlısından, tuzlusuna güzel yemekler yapmak; örtüsünden, peçetesine özenli sofralar hazırlamak bir eğlencedir ailemizin kadınları için..  Hele bu güzellikleri sevdiğimiz dostlarımızla paylaşıyorsak keyfimize diyecek yoktur...  Büyük bir uyumla çalışılır mutfağımızda. Yemek pişirmenin adeta bir hobi olduğu  ve her öğünde özenli sofraların kurulduğu böyle bir evde büyüyen iki güzel kızımız, Bike ve Alara’nın, mutfakla hiç ilgilerinin olmaması, bana böyle bir blog hazırlama arzusu verdi.  Özellikle geleneksel yemeklerin bizlerle birlikte kaybolması yerine, kızlarımızın ve hatta torunlarımızın evlerinde, bu blog sayesinde pişecek olması fikri ise beni çok heyecanlandırdı. 

Zaman zaman anneannelerimizin veya babaannelerimizin o pamuk ellerinden çıkan, çocukken çok sevdiğimiz ama onlarla birlikte yok olan lezzetlerin tariflerinin, bir kenara not edilerek bizlere ulaştırılabilmiş olmasını çok arzu ederdim. Mesela babaannemin puf gibi kabaran kuru köftesi (sadece köfteyi büyük bir sinide vura vura yoğurduğunu ve biz çocukların da, daha o mis kokan köfteler kızarırken, bir tane daha kaçırabilir miyiz diye mutfak kapısından ayrılamadığımızı hatırlıyorum)  ve çiğ böreğinin lezzeti hala damağımdadır.   Kabuklarıyla pişirdiği enginarın tarifi olsa da o nefis lezzeti tekrar damağımda hissedebilsem diye düşünürüm her enginar mevsiminde...  Annemin mercimek çorbası, etli karnıbaharı ve un helvasının lezzetini hiç bir yerde bulamıyorum. Keşke sorsaydım nasıl pişirdiğini diye hayıflanıyorum.

İşte bu duygularla, kızlarımıza ve belki de torunlarımıza rehber olacak ve “Ah keşke tarifini sorsaydık” diye üzülmelerini engelleyecek olan bu bloğu hazırlamak üzere yola çıktım. Tariflerde hiçbir detayı atlamamaya çalıştım. “Acaba böyle mi?” demesinler diye tariflerin tüm püf noktalarını da vermeye çalıştım.

Bu arada, hep kızlarımızdan bahsettim ama bir de dünya tatlısı, evimizin gözbebeği sevgili Sinan’ımız var. Belki o da çok sevdiği vişneli kek ve damla çikolatalı kurabiyeleri,  birlikte yaptığımız gibi, çocuklarıyla da yapar.  

SARI CİVCİVİM, FİNCAN HANIMIM VE BAL KAYMAĞIM;


Sizin için büyük emek vererek hazırladığım bu blog, evimizdeki huzur, mutluluk, neşe ve uyumun yaşandığı sofralarımızı, her daim hatırlamanıza ve bu uyumu kendi sofralarınızda da sağlamanıza imkan verir umarım... Yemek kültürümüze ve bir aileyi sofra başında, sevgi ile buluşturabilme gayretimize ve verdiğimiz emeğe, en az bizler kadar önem vereceğinize eminim.. Ama unutmayın ki , böylesi sıcak sofralar için, güzel yemeklerin yanı sıra bolca sevgi ve hoşgörüye de ihtiyacınız olacak.  Yani her bakımdan çokça emek vermeniz gerekecek. Yorulmaktan kaçınmayın. Değecek göreceksiniz. Sizlere, mutlu sofralarla dolu, sağlıklı ve güzel birer yaşam diliyorum.....

Sizleri çok seven anneniz;
Aydan Akdağ Genç 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder